20 Mayıs 2013 Pazartesi

90'LARDAN UNUTULMAZ ŞARKILAR..

SEZEN AKSU - HADİ BAKALIM


YILDIZ TİLBE - DELİKANLIM


YONCA EVCİMİK - ABONE


ÇELİK - ATEŞTEYİM


MUSTAFA SANDAL - BU KIZ BENİ GÖRMELİ


HAKAN PEKER - HEY CORC VERSENE BORÇ,


TARKAN - KIL OLDUM ABİ


SERDAR ORTAÇ - KARABİBERİM


BURAK KUT - BENİMLE OYNAMA


SİBEL ALAŞ - ADAM


GÜLŞEN - BE ADAM


RÜYA ERSAVCI - İSTEMİYORUM BABA




Cimri Olmanın Kuralları..


  • Bir cimri 19.90, 9.90 gibi fiyatları görünce, geri alamadığı 10 kuruş yüzünden tüm gece uyuyamaz. Uyursa da kabus görür.
  • Bir cimrinin aklına bir fikir geldiğinde ampul yanmaz, mum yanar. Çünkü elektrik pahalıdır.
  • Bir cimri hediye vermekten kurtulmak için tüm özel günlerin 29 Şubata denk gelmesini ister.
  • Minibüse binen bir cimri, en arkada oturuyorsa paranın şoföre gidip gitmeyeceğini önceden kontrol etmek için gerekirse önce leblebi gönderir, sonra parayı gönderir.
  • Bir cimri yağan yağmurda taksi tutmaz. Romantizmin dibine vurur.
  • Bir cimri boğulurken "ver elini" diyene elinin uzatmaz, gerekirse boğulur ama elini vermez. Eğer boğulmakta olan bir cimri görürseniz ona "al elimi" derseniz kurtarırsınız.
  • Bir cimri doktora fazla para vermemek için, eşinin, kızının, oğlunun hastalıklarını sanki kendi hastaymış gibi anlatır, tek seferde 3 kişinin kontrolünü aradan çıkarmış olur.
  • Bir cimri karanlıkta televizyon seyreder. Televizyon ışığı varken bir de lamba yakmaya lüzum yok.
  • Bir cimri sadece sigara içmeyen kişilere sigarasını ikram eder. Çünkü bilir ki, almayacaklar.
  • Bir cimriyle iddiaya girerken dikkat edin. Sakın "en uzun nefes tutan 1000 lira kazanacak" falan demeyin. Maazallah "en uzun ben tutacağım, 1000 lirayı alacağım" diye ölüverir.
  • Bir cimriden saat 19:00'dan önce telefon beklemeyin. Malum ev telefonları akşam yediden sonra bedava.
  • Bir cimri bayıldığında, ayıltmak için kolonya yerine para koklatılması önerilir.

1 Mayıs 2013 Çarşamba

Aşk..


Seninle yaşlanmak istiyorum. Seneler geçsin, sen beni bil, ben seni bileyim istiyorum. Benim olduğu kadar dostlarının, dostlarının olduğu kadar benim ol istiyorum. Nice sıkıntı ve zorluk yaşayıp anlatalım.
Yaşayalım ki, öğrenelim hayatı ve destek çıkmayı. Birbirimizin omuzlarında ağlamalıyız. Sen çok dertlenip, içip, arkadaşlarınla eve gelmelisin. Paylaşmalı ve beraber sıkılmalıyız. Öyle ki, yalnız sıkılmak sıkmalı bizi.
Yaşayalım ki, paramız olunca sevinelim. Güzel günlerimizi, evimizde, bir şişe şarap ve pijamalarımızla kutlamalıyız. Ya da bazen dostlarla ucuz biralar içerek... Böylece yaşamalıyız işte.
Sonra çocuğumuz olmalı, düşünsene, senin ve benim olan bir canlı. Geceleri ağladıkça sırayla susturmalıyız. Sen arada mızıkçılık yapmalısın. Ve ben söylenerek sıranı almalıyım. Yorgun olduğum için yemek yapmamalıyım, söylenerek yumurta kırmalısın. Hava soğukken birbirimize sıkıca sarılıp yatmalıyız.
Zaman su gibi akıp giderken, her şey yaşanmış bir hayatımız olmalı. Her şeye rağmen hiç bıkmamalıyız birbirimizden. Mutlu da olsa, kötü de olsa, yaşadığımız günler bizim günlerimiz olmalı. Saçlara düşünce aklar ya da gidince aklar, çocukları güvence altına alıp gitmeli bu şehirden.
Kavgasız, her sabah gürültüyle uyanılmayan, sessiz bir yere gitmeliyiz. Geceleri balkonda denizi seyredip, sandalyelerimizde sallanmalıyız. Eve gelip, benden kahve istemelisin. Çocuklar gelmeli ziyaretimize, geçmişteki hareketli günlerimizi anımsamalıyız...
Öyle sevmelisin ki beni, bu yazdıklarım korkutmamalı seni. Tebessümler açtırmalı yüzünde. Bir gün bu hayatı bırakıp giderken, sadece mutluluk olmalı yüzümüzde, birbirimizi sevmenin gururu olmalı "her şeyde".

Bir kaç tane kıssadan hisse..

Bir gün bir tanıdığı büyük filozof Sokrates’e rastladı ve dedi ki “Arkadaşınla ilgili ne duyduğumu biliyor musun?” “Bir dakika bekle” diye cevap verdi Sokrates. Bana bir şey söylemeden önce seni küçük bir test ten geçmeni istiyorum. Buna “Üçlü filtre testi” deniyor. Benimle arkadaşım hakkında konuşmaya başlamadan önce bir süre durup söyleyeceklerini filtre etmek, iyi bir fikir olabilir.
Birinci filtre ‘Gerçek Filtresi’. Bana birazdan söyleyeceğin şeyin tam anlamıyla gerçeği yansıttığından emin misin?”
“Hayır,” dedi bir süre duraklayan adam… “Aslında bunu sadece duydum ve…”
“Tamam,” dedi Sokrates. “Öyleyse, sen bunun gerçekten doğru olup olmadığını bilmiyorsun.
Şimdi ikinci filtreyi deneyelim; ‘İyilik Filtresi’. Arkadaşım hakkında bana söylemek üzere olduğun şey iyi bir şey mi?”
“Hayır, tam tersi…”
“Öyleyse,” diye devam etti Sokrates. “Onun hakkında bana kötü bir şey söylemek istiyorsun ve bunun doğru olduğundan emin değilsin. Fakat yine de testi geçebilirsin, çünkü geriye bir filtre daha kaldı. ‘İşe Yararlılık Filtresi’. Bana arkadaşım hakkında söyleyeceğin şey benim işime yarar mı?”
“Hayır, gerçekten pek işine yaramayabilir…”
“İyi,” dedi Sokrates derin bir nefesin ardından. “Eğer, bana söyleyeceğin şey doğru değilse, iyi değilse ve işe yarar, faydalı bir şey de değilse bana niye söyleyesin ki?”

***************************************************************************
Uzak ülkelerin birinde şahinlere düşkün bir kral yaşarmış. Bir gün krala hediye iki yavru şahin getirmişler. Kral, onların sağlıklı büyüyüp uçmalarını sağlamak için, elinden geleni yapmış. Büyüdükleri zaman sabırsızlıkla beklediği an gelmiş ama gelin görün ki, bir şahin, bahçenin semalarında uçarken öbür şahin, dalından hareket bile etmiyormuş. Kral bunu görmekten hasta olmuş, ülkenin tüm doktorlarına haber salmış. Ama şahin bir türlü uçmuyormuş. Bunun üzerine kral vezirine derhal emir verip, tebaasına bir ferman yollatmış. Şahinini kim uçurursa, onu hemen ödüllendirecekmiş. Bunu duyan herkes akın akın saraya gelmiş ama şahinde bir hareket yokmuş. Bir gün, zavallı bir çoban saraya gelmiş ve şahinin yanına gitmiş. Aradan henüz saniyeler geçmesine rağmen kral, bahçenin semalarında şahinin uçtuğunu görmüş. Sevincinden ne yapacağını şaşırmış ve hemen çobanı yanına çağırmış ve ödülünü verip bu işin sırrını sormuş. Utangaç çobanın yüzü kızarıp, şöyle demiş:

-Kralım sadece üstüne tünediği dalı kestim, o zaman şahin uçmayı bildiğinin farkına vardı. ”